19 Aralık 2016 Pazartesi

Geçmişten Günümüze Fujer Parfüm Geleneği / makale



Bugün, fujer temelli parfümleri, geçmişten günümüze kısa bir bakışla değerlendirmek istiyorum.

Fujer, eğreltiotu ( fougere ) bitkisinden ismini almaktadır. Eğreltiotu kokusuz bir bitkidir. Yalnız bu aromatik bitki bütün fujer temalı parfümlerde nota olarak bulunmayabilir.

Fujer parfüm, çam ormanları gibi kokar. Çam ağacı, çam kozalağı, çam esintileri, ot, bitki, odun, ağaç, çayır, çimen, yaprak ve ( meşe ) yosun aromaları bu parfümlerin belirgin koku özelliğidir. Yani fujer karakterli parfümlerde yeşil koku formu tanıtıcı referans biçimdir.

İlk defa 1882 yılında üretilen Houbigant- Fougere Royal ismini taşıyan parfümle, koku dünyasında fujer akımının başladığı kabul edilmektedir. Ülkemizde ise 1960' lardan 1990' ların ortalarına kadar olan dönemde fujer temelli parfümler sıkça kullanılmıştır.

Fujer tarzı parfümlerin nasıl koktuğunu anlatabilmek için, bir metafora, senaryoya ihtiyaç duymaktayız. Bu parfümler 70' li ve 80' li yılların eski berber dükkânlarının kokusunu bize hatırlatmaktadır.



Şimdi bir zaman makinesiyle 70' li ve 80' li yıllara ışınlandığımızı düşünelim. Bir Cumartesi günü, öğleden sonra, mevsimlerden sonbahar ve hava biraz kapalı. Bir berber dükkânında saç- sakal tıraşı olmak istiyoruz. Kapıdan girer girmez, orta yaşını geçmiş, bıyıklı ve babacan tavırlı berber amcamız bizi içeriye buyur ediyor. Karşılıklı hâl- hatır sormalar ve nezaket gösterileri artık klasikleşmiş. Ne de olsa, dükkânın müdavim müşterilerinden biriyiz.

Dükkânda çok yoğun bir sabunsu koku var. Berber koltuklarının karşısındaki aynaların önüne dizilmiş limon, lavanta ve tütün kolonyaları gözümüze ilişiyor. Bu yoğun sabunsu kokuların nereden geldiğini böylece anlıyoruz. Bugün şanslı günümüzdeyiz. Çünkü dükkânda bizden başka müşteri yok. Hemen berber koltuğuna oturuyoruz ve kestirmek istediğimiz saç modelini söylüyoruz. Uzun uzadıya tarif etmemize gerek yok. Zaten berber amca, saçımızı nasıl keseceğini biliyor. Koltukta iyice geriye yaslanıyoruz. Berber amca, boynumuza tıraş önlüğünü bağlıyor, biraz bekliyoruz. Bu sırada berberimiz tıraş malzemesinin temizliğini son kez gözden geçirmekte, tıraş öncesi son kontrollerini yapmakta. Oturduğumuz koltuğun, yıllar içinde eskimiş ve yıpranmış derisini ellerimizle okşuyoruz, kollarımız koltuğun kolçaklarına dayanmış durumda, parmaklarımızı istemsizce derinin üzerinde gezdiriyoruz. Bu arada, bizden önceki müşterinin saçını kurutmak için çalıştırılmış olan fön makinesinin hafif sabunumsu kokusunu hissediyoruz. Duvarlarda gene eski ve yıpranmış resimlere gözümüz kayıyor. Nihayet saç tıraşımız başlıyor. Tıraş sırasında berberimizle işten- güçten, hayat pahalılığından, ekonomiden, futboldan falan konuşuyoruz. Tecrübeli ve güngörmüş berber amcamız, hem inanılmaz bir hızla saçımızı kesiyor hem de sorduğu sorularla sohbeti yönlendiriyor. 15 dakikada saç tıraşımız bitiyor. Sonra uzamış sakallarımıza bakıyor. Bunları da kısaltmak isteyip istemediğimizi soruyor. Evet diyoruz. Bu defa berber aynasının iki yanındaki dolaplar açılıyor. İçinden tıraş sabunları ve tıraş kremleri çıkıyor. Berberimiz usturayı suyun altında temizliyor. Tıraş fırçasını sıcak suda ıslatıyor. Üzerine tıraş sabununu sürüp iyice köpürtüyor. Sakallarımızı da maharetle kısaltıyor. Tıraş bittikten sonra saçlarımızın yıkanmasını istiyoruz. Saçlarımız fön makinesiyle kurutuluyor ve şekillendiriyor, taranıyor. Berberimiz hangi kolonyayı tercih ettiğimizi soruyor. Limon diyoruz. Limon kolonyası yanaklarımıza tatbik ediliyor, onun ferah ve keskin kokusunu hissediyoruz. Hatta limon kolonyası tıraşlı yanaklarımızı bayağı yakıyor. Daha sonra saç- sakal bakımı için kullanılan tonikler devreye giriyor. Tıraş koltuğundan kalkmadan önce, berberimiz çoğu defa bize sormadan, koleksiyonundaki en beğenilen parfümü boynumuza, ensemize ve kıyafetimize sıkar. Bu parfüm, tabiî ki, gene fujer kokulu bir parfüm olur. Çünkü o devirde zaten başka parfüm yoktur... Hafif lavantalı, biraz baharatlı, tonka fasülyeli, meşe yosunlu parfümün kokusunu burnumuza çekeriz.



Genellikle böyle bir tıraş macerasının sonunda önce tıraş ücretini öderiz, sonra bize ikram edilen bir bardak ince belli çayı içip, oturduğumuz kanapede soluklanırız. Berberimizle gene küçük bir sohbet yaparız. Sonra da nezaket cümleleriyle vedalaşırız.

Fujer tarzındaki parfümlerde tozlu, ekşimsi, buruk, sabunsu, kirli ve sıcak kokular eşliğinde turunçgiller, aromatik otlar, erkeksi çiçekler, çam kozalağı, sabunsu baharatlar, deri, tütün, odunsu notalar, meşe yosunu ve hayvansal notalar yer almaktadır. Eğer bir parfümde en azından lavanta, tonka fasülyesi ve meşe yosunu aromaları varsa, o parfüm fujer tarzını yansıtır.

Fujer tarzındaki parfümleri şöyle gruplandırırsak, sanırım konuyu daha iyi anlarız :

Christian Dior- Eau Sauvage- limonlu- turunçgilli fujerlere örnek verilebilir. Bu tip parfümlerin açılışında turunçgiller bulunur. ( Christian Dior- Eau Sauvage- şekerli turunçgiller ).

Lavantalı fujerlere örnek olarak Faberge- Brut Original gösterilebilir. Sabunsu bir lavanta aroması, kirli, tozlu ve buruk turunçgiller ve aromatik otlardan sonra orta bölümde yer alır.

Ralph Lauren- Polo Classic- çam esintili fujerlerin en başta gelen koku formlarından biridir. Çam esintileri ve çam kozalağı kokuları başlangıçta ve orta katmanda yoğunlaşır. Orta bölümde sabunsu çiçeksi notalar ve baharatlarla harmanlanmıştır.



Derili- tütünlü fujerlere iki örnek vereceğiz. Aramis- For Men ( Classic ) isimli parfümde, orta katmanda tozlu deri notası baskındır. Devamında odunsu- yosunsu- ambersi kokular gelir. Azzaro- Pour Homme isimli parfümün genel koku karakteri zencefilli- tütünsü- yosunsu- ambersi rayihalarla belirlenmiştir.

Prada- L'Homme- günümüz şekerli fujerlerine klasik bir örnek teşkil eder. Bu tip kokularda genellikle aşırı şekerli turunçgiller ve çiçeksi notalar açılışta birlikte verilmiştir. Gene şekerli tonlamalar yapan baharatlar, tonka fasülyesi, odunsu notalar, vanilya ve amber notalarıyla iyice sentetik ve yapay bir kokusu vardır.

Sözün burasında, fujer parfümlerle ilişkili olarak şipre parfümlerden de bahsetmeliyiz. Şipre sözcüğü, Kıbrıs' tan gelmektedir. Şipre tarzı parfümlerde Kıbrıs adasında yetişen aromatik otlar ve çiçeksi notalar görürüz. Bu tip parfümler kaliteli ve ferah limon kolonyasının içine aromatik otlar ve erkeksi çiçekler doldurulmuş gibi kokar. Birçok fujer parfümün başlangıç notaları şipre karakterini yansıtmaktadır.

Günümüzde fujer tarzı parfümlerin üretilmesi neredeyse çok zorlaşmıştır. Çünkü Uluslararası Koku Birliği, insan sağlığına zararlı olduğu gerekçesiyle, lavanta, tonka fasülyesi ve meşe yosunu başta olmak üzere, fujer parfümlerin temelini oluşturan birçok aromanın üretimde kullanımını yasaklamıştır. Bu yüzden klasik birçok fujer parfümün orijinal formülünde değişikliklere gidildi. Fujer parfümlerin temel notaları da laboratuvar ortamında sentetik olarak üretilmeye başlandı.



Kendinize en uygun parfümü seçip, beğeniyle kullanabilirsiniz. Parfüm Testimize katılın. https://7nota1parfum.blogspot.com/p/parfum-testi.html


3 yorum:

  1. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Hocam fujer parfüm örnekleri alabilirmiyiz bunların dışında

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Blog sayfamızın FUJER PARFÜMLER etiketinden bakabilirsiniz.

      Sil