Ülkemizde parfüm kültürünün gelişimi, diğer Avrupa ülkelerine göre biraz daha geç olmuştur. Türk toplumunun esans ve parfüm kullanma tercihleri
günlük yaşayış tarzı, alışkanlıkları, gelenekleri ve zaman içinde ulaştığı bilinç seviyesi ile doğrudan alâkalıdır.
Bu konuyla ilgili kısa bir kronoloji ( tarihçe ) vermek istiyoruz. Bu sayede, ülkemizde parfüm ve esans kültürünün geçirdiği aşamaları daha iyi anlamak mümkün olacaktır.
Türk halkının parfüm kullanma alışkanlıkları tarih içinde şöyle bir seyir takip etmiştir=
-Kısa Kronoloji-
Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde- Anadolu günlük yaşamında gül suyu kullanımı çok yaygındı. Ayrıca öd ağacı, misk, gül ve amber esansları sek olarak- tek başına çok kullanılıyordu.
Cumhuriyet dönemi=
1920- 1950 yılları arası- günlük yaşantımızda, denilebilir ki sadece limon, lavanta, gül ve tütün kolonyalarını kullanıyorduk.
Mesela, lavanta kolonyası ile tanışmamız 1938 yılında olmuştur. Aslında Fransa kökenli bir parfüm ve kolonya markası olan Rebul, ilk defa 1895 yılında İstanbul- Beyoğlu' nda bir mağaza açmıştı. Kısa süre sonra çok kaliteli limon, lavanta ( 1938 ) ve tütün kolonyaları üretmiş ve Türk halkının beğenisine sunmuştu.
1950' ler ve 1960' ların ortaları- Aromatik- Odunsu Parfümler Dönemi
Bu tarz parfümlerin ülkemizdeki ilk örnekleri Chanel- Pour Monsieur ( 1955 ) ve Christian Dior- Eau Sauvage ( 1966 ) olmuştu. Yani bu dönemde en çok bu iki parfüm kullanılıyordu. Bu parfümlerin en önemli özelliği, kaliteli ve ferah bir limon kolonyasının içine, aromatik otlar, yumuşak baharatlar ve bazen de erkeksi çiçekler katılmış gibi kokmasıydı. Meşe yosunu ve odunsu notalar, bu kokuların kapanıştaki imzasıydı.
1960' lar ve 1990' ların ortaları- Odunsu- Şipre ve Aromatik- Fujer Parfümler Dönemi
Aramis- Classic ( For Men ) ( 1965 ) ve Azzaro- Pour Homme ( 1978 )- bu dönemde, birçok kişinin babasının kullandığı kokulardı. Âdeta
baba parfümü idi. Bu dönemin parfümlerinde, en belirgin koku formu,
klasik berber dükkânı gibi esintilerdi. Tozlu, buruk ve ekşimsi turunçgiller, aromatik otlar, erkeksi- yeşil çiçekler, biraz sabunsu baharatlar, tozlu odunsu notalar ve artık klasikleşmiş meşe yosunu ve hayvansal deri aromaları bu parfümlerin karakterini yansıtmaktaydı.
1990' lar ve 2000' lerin ortaları- Denizel- Sucul- Ozonik Parfümler Dönemi
Bu dönemde de deniz, su, ozon tandanslı kokular yaygındı. Tatlımsı, yumuşak, metalik aromatik otlar, turunçgiller, bazen yeşil çiçekler, hafifçe baharatlar, kremsi odunsu notalar ve vanilya biçiminde bir koku karakteri vardı. Elbette başlangıçta ferah ama yapay deniz- su- ozon notaları görülüyordu. Davidoff- Cool Water ( 1988 ) ve Kenzo- Pour Homme ( 1991 )- devrin meşhur parfümleriydi.
2000' lerin Sonları- Modern- Tatlı Baharatlı Parfümler Dönemi
Paco Rabanne- One Million ( 2008 )- bu dönemde,
modern- tatlı baharat temalı parfümler çağını başlatan öncü bir parfümdür. Paco Rabanne- One Million ile beraber ilk defa
tatlı baharatlar, bir parfümün merkezinde, ana tema olarak yer alıyor ve parfümü domine ediyordu. Orta katmanda tarçın merkezli tatlı baharatlar, başlangıçta onu destekleyen metalik, asitli ve tatlı turunçgiller ve keskin aromatik otlar... Ve dönemin efsanesi One Million...
2010' ların ortaları- Modern- Odunsu Parfümler Dönemi
Hermes- Terre D' Hermes ( 2006 )- gerçi Paco Rabanne- One Million' dan önce piyasaya çıkmıştı. Ama ülkemizde modern- odunsu parfümlerin şöhret olması için, 2010' lu yılların ortalarını beklemek gerekecekti. İşte Terre D' Hermes- ülkemizde modern- odunsu & ağaçsı parfümler çağının habercisi olan ilk parfüm olacaktı. Terre D' Hermes- vetiver temalı ve odunsu bazlı bir çalışmaydı. Ama en dikkat çekici özelliği, o güne kadar bünyesinde
doğadan ve topraktan gelen doğal elementleri ( ateş, su, toprak, odun ) barındıran ilk parfüm olmasıydı. Ve gene hiçbir hayvansal nota ( amber, misk... ) içermiyordu. Bu yönüyle parfüm kültüründe yeni bir akım başlatmıştı.
PARFÜM KÜLTÜRÜMÜZDEKİ EKSİK HALKALAR ve TARİHİN SEKTEYE UĞRAMASI
2000' lerin ilk yarısı- Arap- Orta Doğu Temalı Parfümler Dönemi
2000' lerin sonları- Doğulu- Asyalı Parfümler Dönemi
Bu iki dönem ve parfüm kültür aşaması, diyebiliriz ki, ülkemizde hiç yaşanmadı. Günlük parfüm kullanıcısı olan insanlar bu dönemleri ıskaladılar. Sonuçta Türk toplumunun parfüm kültürü gelişmedi, doğal seyri bozuldu ve eksik kaldı.
Türk toplumu, Arap parfümleri ve Doğulu parfümlerle 2010' lu yılların ortasında tanıştığında, bu parfümleri, üstelik
hacı yağı diyerek küçümsemiştir.
Arap temalı parfümler, 2000' li yılların başından itibaren bütün dünyada yaygınlaşmaya başlamıştı. Geleneksel Arap parfümlerinde ( mesela Amouage- Gold Man )- gül, tütsü, misk, misk, paçuli, öd ağacı, safran ve mür yağı gibi, Arap coğrafyasında kolay bulunan malzeme kullanılıyordu. Buna tozlu ve pudralı çiçekler eşlik etmekteydi.
Modern tarzdaki Arap parfümlerinde ise ( mesela Amouage Jubilation XXV Man ), daha çok tatlı baharat, kırmızı meyve ve yumuşak çiçek kombinasyonu görülmekteydi.
Doğulu- Asyalı parfümlerde ise amber teması ( Serge Lutens- Ambre Sultan ), reçineler, şifalı bitkiler, bazen tatlı meyveler, tatlı baharatlar, tütsü ve odunsu notalar yer alıyordu.
Halkımızın parfüm kültüründeki eksik halkalar Arap temalı ve Asyalı parfümlerdir. Bu parfümlerdeki yoğun ve ağır, ama aynı zamanda zengin baharat, reçine, tütsü ve amber kokuları zihin dünyamıza tam yerleşmemiştir. Bu nedenle bu parfümlerin değerini anlayamıyoruz.
Aynı anlamda, bugün bazılarımız, aslında bir tatlı baharat parfümü olan One Million' a bile hacı yağı ve Arap parfümü yakıştırması yapıyor.
Parfüm kültürümüzün bir noktasında kırılma meydana geldi ve biz Asya ve Arap kökenli parfümleri zihnimizde yanlış yerlere konumlandırdık. Oysa sözü edilen bu parfümleri kullanma tecrübesi yaşasaydık, parfüm beğenimiz çok önemli bir zenginlik kazanacaktı.