Sayfalar

9 Ağustos 2013 Cuma

Amber Güzeli : Histoires de Parfums- Ambre 114 EDP / 2001


























doğu etkili- arap hacı yağı esintili parfüm




Histoires de Parfums markasıyla ilgili bilgi verir misiniz  ?



2000 yılında, Fransız gurme, şef ve mutfak sanatları uzmanı Gerald Ghislain tarafından kurulan ve ilk parfümünü de o yıl çıkaran niş bir markadır. Bay ve bayan parfümleri üretiyor. Parfümlerindeki en belirgin özellik kalıcı olması. G. Ghislain Güney Fransa' da doğmuş, Fas 'ta yaşamış. Bu nedenle, parfümlerinde Arap ve Doğu kültürü etkileri görmekteyiz. Yemek ve parfümler ilgi alanı olmuş.


Ambre 114 ' ün harman ve koku düzlemi minvalinde genel özellikleri nelerdir ?



Oryantal- baharatlı olarak nitelendirilmekte.

Harmanı ise şöyle =

Üst- Dağ kekiği, muskat;

Orta- Gül, sardunya, paçuli, sandal ağacı, sedir ağacı, vetiver;

Alt- Amber, vanilya, feves ( bademli- karamelli çikolata / kakao ? ), tonka fasülyesi, benzoin, misk.

Harman gayet zengin görünmekte. Açılışını ben, otsu ve biraz meyveli buldum. Ne var ki, kısa süre sonra koku, çok tanıdık gelmeye başladı = Dedelerimizin kullandığı hacı yağlarının çok kaliteli ve / ama modern versiyonu diyebileceğimiz bir tonlama veriyor. Ve bu tonlamanın içinde aromatik otlar, çiçekler ve baharatlar yer almakta. Bu hâliyle Ambre 114, Arap kültürünün baharatlı esanslarına / yağlarına benzer esintiler sunmakta. Gene '' Doğu '' esintili, mistik bir parfümle karşılaşıyoruz.

Koku düzlemine bakalım = Otsu- çiçeksi notalar, baharat çeşnisi, odunsu notalar, amber, vanilyamsı his...

 Parfümün derinlik ve konfor çizgisi de şöyle meydana gelmiş = Amber ve baharatlar... Yani, güçlü bir amber temasına baharatlar eklemlenmiş ve derinden otsu- çiçeksi rayihalar da bunu desteklemekte. Sonra, bir de açıkça ayırt ettiğim notalar şunlar oldu = Hafif gül esintisi, paçuli, ağaçsı notalar ve vanilya...


Parfüm amber etrafında mı şekillenip yorum kazanıyor ?





Evet. Ne var ki, bu, tatlı ve yumuşak bir amber teması olmuş. Bütün notalar ambere göre biçim ve konum alıyor. Yani onu destekliyor. Bununla beraber, vanilya ve misk kullanımı da ilginç nüanslar vermekte. Bu iki nota da, amber gibi, kremsi- sıcak bir yumuşaklık barındırıyor. Aynen balzam gibi akışkanlığı var. Zaten parfümün son kısmını da vanilya benzeri rayihalar yayan notalar domine etmiş. Alttan alta da çikolatamsı his var. Parfümün en güzel ve beğenilesi yanı son kısım olmuş.



Ambre 114' ü, Ambre Sultan 'a benzetenler var. Siz ne dersiniz ?




Yanlış değil. İkisi birbirine çok yakın kokular. Yalnız, Ambre 114 'te genel olarak daha tatlı- şekerli, yumuşak bir hissiyat var.  İkisinde de benzer notalar bulunmakta. Ambre Sultan 'da şifalı ot benzeri temalara rastlanırken, Ambre 114 çok kaliteli, çok kuvvetli ve yoğun Arap hacı yağı esintileri barındırıyor. Buna karşılık, Ambre Sultan' da tatlılık pek yok, daha ziyade otsu rayihalar egemen durumda. Ambre Sultan daha çok '' Doğulu '' ve biraz da Akdenizli bir parfüm diyebilirim. Ambre 114 ise, baştan sona Arap kültürü etkili bir parfüm... Ambre 114 'ü, kullanım için yaş- mekân - zaman çerçevesine koymak gereksizdir. Ambre 114 muhteşem bir parfüm. Derin, şifalı, karanlık ve egzotik bir karışım. Teninizde bir gün boyunca hafif esintilerle etkili olmakta.



Ambre 114, duygu dünyanızda size neleri çağrıştırıyor ?






Bu parfümü Ambre Sultan ile kıyasladık. O zaman birlikte düşünelim... Bahreyn, Katar, Umman gibi bir Arap ülkesindeyiz. Bir sokağa pazar kurulmuş. Karşılıklı tezgahlar, standlar var. Meyve, sebze, kıyafet, takı, aksesuar, hazır yemek, baharat, şifalı ot, koku, esans ne ararsanız, satılmakta. Pazarı sağa sola bakınarak geziyoruz. Sebze ve meyvelerin fiyat etiketleri var; ama diğer ürünlerin pek yok. Kalabalık ve gürültü içinde ilerliyoruz. Baharat, ot, ağır yemek kokuları etrafı sarmış. Bu arada birkaç tezgaha yanaşıp, bir şeyler deniyoruz, tadımlık yiyecekler atıştırıyoruz. Acıktığımızı fark edince de, sıcak ve lezzetli sokak yemekleri yapan bir tezgaha yaklaşıyoruz. Nohutla ve baharatla yapılan ünlü falafel köftesinden, şişe geçirilmiş etlerden, kebaplardan sipariş ediyoruz. Yanında kuru yemişler, küçük meyveler, bol acılı soslar ikram ediliyor veya bunların tadına biz bakıyoruz. Fiyatlar da ucuzmuş. Tıka basa yiyip doyduğumuza kanaat getirince, biraz daha geziyoruz. Yanımda da arkadaşım varmış. Esnafla kırık- dökük bir Arapça- Türkçe diyaloglarla anlaşmaktayız. Bize anlayışlı ve çok yardımcı davranmaktalar.




Sonra bir esans- parfüm tezgahı görüyorum ve güdümlü füze gibi oraya yöneliyorum. Arkadaşım da peşimden...Biraz esmer tenli seyyar satıcı bizi görünce gülümsüyor. Tezgahta kırmızı, mavi, yeşil, sarı renklerde esanslar sıralanmış. Gene kırık dökük bir Arapça- Türkçe karşımı dille anlaşmaya çalışıyoruz. Parfüm satıcısı, Türk olduğumuzu anlayınca, diyalog biraz daha Türkçe' ye dönüyor. O da biraz Türkçe biliyormuş.  Parfümlerin fiyatlarını soruyoruz. Birkaçını tenimizde deniyoruz.  Bol baharatlı, ağır, yoğun kokular var. Hoşuma gitmiyor da değil. Sonra adamın yüzüne dikkatle bakıyorum ve o hızla arkadaşıma dönüyorum... '' Yahu, bu adam, Serge Lutens değil mi ? Allah, Allah !... Ne işi var bu adamın burada ? Dünyaca ünlü parfüm tasarımcısı... Burada ? Ulan, yoksa karıştırıyor muyum ? Ya da bu parfüm satıcısı ona çok benziyor. Kafam karıştı...'' Arkadaşıım da benim gibi hayretler içinde... Parfümlere bakınca, daha da hayret ediyorum. O sıradan, tahta pazar tezgahında Serge Lutens, Amouage vs. niş markaların parfümleri var!!!... İyice afallıyorum. '' Bu kadarı da olmaz,'' diye düşünüyorum. Aklıma fiyatlarını sormak geliyor. Birkaç parfümü elime alıyorum. Evirip çeviriyorum, bakıyorum; hepsinde Serge Lutens etiketi var. Ambre Sultan, Arabie, Chergui, Fille en Aiguilles... '' Yok artık !...''  '' Hacı, bu ne kadar ?... Şu ne kadar ?... Bunun fiyatı kaça ?... Peki onun fiyatı ?...'' Arkadaşımla parfümlerin testırlarını deneyip, tenimizde kokluyoruz. Adam her sorumuza '' beş.. beş.. beş... '' diye cevap veriyor.  '' Beş ne ?... Dolar mı, euro mu, dinar mı ?...'' İkilemde kalıyoruz. Sonra yarım Türkçesiyle '' beş Turrrk lirrassıı...'' diyor.  Arkadaşa dönüp, '' Nee ! Sadece beş lira mı ? Hadi be...'' diyorum. Evet anlamında başını sallıyor. Parfüm satıcısı, paramızın çıkışmadığını zannederek, indirim yapabileceğine dair bir şeyler söylüyor. Kabul etmiyorum. Çünkü, dünyanın en iyi parfümlerini bu denli ucuza alacağımız için şaşkınım.  Şoku atlatınca, cebimden rastgele para çıkartıyorum. 20 lira geliyor elime. '' Bununla dört parfüm alınır...''  Hemen tezgahtan seçiyorum. Ambre Sultan... Chergui... Fille en Aiguilles... Bois Oriental... Arkadaşıma da parfüm seçiminde tavsiyeler veriyorum. O da birkaç parfüm alıyor. Satıcıya iki yeni para uzatıyoruz. Sevinçten gözleri parlıyor. Belki de kısa günün kârı diyerek mutlu oluyor. Sonra adamcağızla vedalaşıyoruz. Arkamızdan güleryüzüyle el sallamakta...

Koku- 5 Kalıcılık- 5




Kendinize en uygun parfümü seçip, beğeniyle kullanabilirsiniz.  Parfüm Testimize katılın. http://7nota1parfum.blogspot.com.tr/p/parfum-testi.html


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder